-
şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.
ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.
taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor.
sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı.
ve kuşlara doğru
fildişi: rüzgarın tavrı.
dağ: güneş iskeleti.
tahta heykeller arasında
denizin yavrusu kocaman.
kan görüyorum taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
- uykusuzluğun sütlü inciri -
kovanlara sızmıyor.
annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni.
cemal süreya -
"delirmeyi bir kez denersem
bırakamam diye korkuyorum
durup kuyu taklidi yapmayı öğretiyorum kalbime
atıldığından beri düşmeyi sürdüren bir taş var içinde." sinem sal -
yokuş yol'a - turgut uyar
güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan
dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar
dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan
kürdistan'da ve muş-tatvan yolunda bir yer kanar
muş - tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan
eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar
sen bir yaz güzelisin, yaprakların ekşi, suda yıkanırsan
portakal incinir, tütün utanır, incirler kanar
bir yolda el ele gideriz, o yolda bir gün usanırsan
padişahlar ve muşlar kanar, darülbedayiler kanar
muş - tatvan yolunda bir gün senin akşamın ne ki
orada her zaman otlar otlar ergenlikler kanar
el ele gittiğimiz bir yolda sen gitgide büyürsen
benim içimde çok beklemiş, çok eski bir yer kanar -
bir kent kuracağım size paçavralarla!
kuracağım size harç koymadan, ölçüp biçmeden
yok edemeyeceğiniz bir yapı,
bir köpüren belirginlikle
dayanacak ve şişecek, burnunuza anıracak bir yapı,
hem de donmuş burnuna partenonlarınızın, arap
ve ming sanatlarınızın.
dumanla, sıvıya dönüşmüş sisle
ve davul derisinin sesiyle
kaleler kuracağım size göz kamaştıran,yamyassı eden,
karşılarında sizin kaç bin yıllık düzeniniz ve
hendeseniz
bir saçmalık, bir zırva, bir nedensiz toz kesilecek.
ölüm, ölüm! ölüm hepinize, yaşayanlara hiçlik!
evet! inanırım tanrı'ya! o bilmiyor bunu elbette!
inanç, ilerlemeyen için aşınmaz pençe,
dünya! ah o boğulmuş dünya, soğuk karın!
bir simge bile değil, hiçlik hep! karşıyım, karşıyım
karşıyım ve gebermiş köpeklerle besliyorum seni.
tonlarla, anlıyor musunuz, tonlarla koparacağım
sizin dirhem dirhem esirgediğinizi benden.
yılanın zehiri can yoldaşıdır onun,
can yoldaşıdır ve bilir gerçek değerini.
kardeşler, cehennemlik kardeşlerim benim,
güvenle gelin ardımdan.
kurt dişleri kurda saldırmaz,
saldırdığı koyun etidir.
karanlıkta daha açık göreceğiz, kardeşlerim.
labirentte bulacağız doğru yolu.
burda sana yer var mı, iskelet, bıktırıcı, sidikli, çatlak çömlek?
gıcırdayan makara, nasıl da duyacaksın dört dünyanın gergin halatlarını
onlarla bağlayarak parçalatırken seni!
henri michaux (la nuit remue'den) -
...
yol ikiye ayrılmıştı ormanda ve ben-
daha az katedilmiş olanı seçtim,
ve bütün ayrımı yaratan da buydu.
robert frost -
ve bir kadin, 'bize acidan bahset' dedi.
ve o cevap verdi:
'aciniz, anlayisinizi saklayan kabugun kirilisidir.
nasil bir meyvenin çekirdegi, kalbi günes'i görebilsin diye
kabugunu kirmak zorundaysa, siz de aciyi bilmelisiniz.
ve eger kalbinizi, yasaminizin günlük mucizelerini
hayranlikla izlemek üzere açarsaniz, acinizin, nesenizden
hiç de daha az harikulade olmadigini göreceksiniz;
ve kirlarinizin üstünden mevsimlerin geçisini kabul ettiginiz gibi,
ayni dogallikla, kalbinizin mevsimlerini de onayliyacaksiniz.
ve kederinizin kisini da, pencerenizden huzur içinde seyredeceksiniz.
acilarinizin çogu sizin tarafindan seçilmistir.
aciniz, aslinda içinizdeki doktorun, hasta yaninizi
iyilestirmek için sundugu 'aci' ilaçtir.
doktorunuza güvenin ve verdigi ilaci sessizce ve sakince için;
çünkü size sert ve hasin de gelse, onun elleri
'görülmeyen'in sefkatli elleri tarafindan yönlendirilir.
ve size ilaci sundugu kadeh dudaklarinizi yaksa da,
o'nun kutsal gözyaslariyla islanmis kilden yapilmistir.'
halil cibran -
madde xiii
bu yasaya göre, artık
satın alamayacaktır kimse
doğacak güneşleri.
korkunun sandığından çıkarılacak
ve bir dostluk kılıcı olacaktır para,
gelecek günleri kutlama hakkını,
şarkı söyleme hakkını savunacaktır.
thiago de mello'nun insan yasası şiirinden -
oza'dan
xiv
selam oza, evde, geceleyin
ya da uzakta bir yerde, neresi olursa olsun,
havlarken köpekler,yalarken kendi göz yaşlarını
senin soluğundur duyduğum ses.
selam oza!
nasıl bilebilirdim, sinik ve gülünç
bir kişi gibi, ürkerek giren bir göle,
gerçekte korku olduğunu aşkın, söyle?
selam oza!
ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni?
daha da korkunç,bir başına değilsen oysa:
şeytan öylesine doyumsuz bir güzellik vermiş ki sana.
selam oza!
ey - insanlar, lokomotifler, mikroplar
gerin kanatlarınızı elinizden geldiğince ona.
harcatmam onun, dokundurtmam kılına.
selam oza!
yaşam bir bitki değilse aslında,
neden dilimliyor, parçalıyor insanlar onu
selam oza!
ne acı bu denli geç rastlamak sana
ve böylesine erken ayrı kalmak sonunda.
karşıtlar getiriliyor bir araya
bırak çekeyim kahrını ve acını kendime
çünkü acılı kutbuyum mıknatısın ben,
sense sevinçli. dilerim sonuna dek kalırsın öyle.
dilerim hiç bilmezsin ne denli hüzünlüyüm.
inan, kendimle üzmeyeceğim seni.
inan, ders olamayacak sana ölümüm.
inan, yük olmayacağım sana yaşamımla.
selam oza, dilerim ışıl ışıl kalırsın hep
bir sokak fenerinden sızan bir ışık gibi.
suçlayamam bırakıp gittiğin için beni.
şükür ki girdin yaşamıma.
selam oza!
andrey voznesenski -
akçakavak, yaprağınla ak pak bakarsın ya karanlığa.
ak düşmemişti hiç annemin saçlarına.
kara hindiba, ukrayna ne kadar yeşil.
sarışın annemse dönmedi yuvasına.
yağmur bulutu, kaynağın kurudu mu?
benim sessiz annem ağlar tüm insanlara.
çember-yıldız, bağlıyorsun o altın kurdeleyi,
bir kurşunla annem kalbinden aldı yara.
meşe kapı, kim çıkardı rezelerinden seni?
benim tatlı annem gelemeyecek bir daha.
paul celan -
buraya kadar güzel dostum
buraya kadar tek dostum
ayrıntılı planlarımız buraya kadar
başka ne varsa buraya kadar
ne güvenlik, ne sürpriz buraya kadar
gözlerine bakmayacağım bir daha
neler olacağını tahmin edebiliyor musun
böylesine sınırsız ve özgürce
umutsuz bir ülkede
umutsuzca bir yabancının eline muhtaç
buraya kadar güzel dostum
buraya kadar eski dostum
buraya kadar ilgisiz dostum
buraya kadar tek dostum
buraya kadar
acı veriyor seni bırakmak
ama beni izlemeyeceksin artık
gülüşler ve tatlı yalanlar buraya kadar
ölmeye çalıştığımız geceler buraya kadar
buraya kadar
jim morrison